Thursday 27 December 2012

Icimdeki ahsap olan herseyi dusundukce oksuresim geliyor. Hirkam ustumde, tam yeni uyanamamisim, gozlerim mumkun oldugunca kapali, corap bacagimla kanepe arasina sikismis ve ayaklarim ciplak halinin ustunde usutuyor olabilriim. Sabah evden cikarken kafama bir sokak ismi takildi ama yok, gelmiyor, bir turlu gelmiyor. Aklim cikcak.. Dardi, yokus asagi.. Neydi adi ya? Nerdeydi lan bu sokak? Bu yasa geldim, hala 7 yasindayim.

Friday 14 December 2012

Thursday 13 December 2012

Simdi mi

Simdi baya keyifliyim, Bu konuda. E yapabiliriz bilmiyorum. Eskiden oldugum Yerde simdi keyifliyim. Okuyabilen herkesin iyi oldugunu umuyorum. Durust, sakin ve ask dolu olmaliyiz. Gerisi bzngir banggir muzik Ve her zaman ahsap bir masada yabanciyim ben.

Tuesday 30 October 2012

Tuesday 28 August 2012

Friday 10 August 2012

Wednesday 8 August 2012

Saturday 28 July 2012

Gelio yeni bi tane.

Yeni actim gozumu, hava cok guzel.
Simdi diner gurultu, suskunluk gider.

Sen dur yanimda, basini koy yeter.
Nefesim olmus kafam, buyur buyur biter.


Friday 22 June 2012

Wednesday 20 June 2012

Manfred von Richthofen

The Red Baron wasn't particularly patriotic - he just wanted to fly. He applied to both the German Army Air Service and the British Royal Air Force. M O R E ?

Thursday 14 June 2012

Sunday 27 May 2012

Saturday 26 May 2012

Sen hersey guzel olcak dersen inanirim ve Skype


Uzunca bir sure birsey bulamadim,
Sonunda kendimle kalinca rahatladim.

Biraktim.
Unuttum
Ben boyle mutluydum

Uyandim,
Bir baktim
Karsimda sen varsin

Sen hersey guzel olcak dersen inanirim

Friday 25 May 2012

Uyusarak uctum (yeni sarki)

Biraktim ben,
Uctum icimden.
Gordugum, duydugum inanmam.
Birsey istemem.

Unuttum ben,
Uyustum derinden.
Bildigim birsey kalmasin.
Artik birsey beklemem.

Yoruldum,
Dondum en basima.
Duruldum,
Sakinlesirim biraz sonra...

Biraz sonra...

Biraz sonra..

Mazhar - Fuat | NERDE HANI?

Thursday 24 May 2012

Wednesday 16 May 2012

Aniden yere kapaklandim gunun ortasinda. Bana birseyler oluyor demek istedim, Sesim cikmadi, Bildigin yere kapaklandim durduk yere. Disardan aniden olmus gibi gozuktu, icerden agir agir, yavas yavas, sakince hissettim. Her adimda bir kac santim daha asagi duserek, sonunda yere kapaklandim. Aslinda yerdeyken hayat enteresandi, Basimi kaldirima dayamak zorunda kaldim oncelikle. Toz, toprak oksijenin biraz azaldigini farkettim, sonra hemen alistim. Gozlerim bugulandi, sanki surekli uzakta birileri gorus mesafesinin tam sinirinda yuruyormus gibi. Sesler boguklasti, sanki konusulanlari bir odanin icinden dinliyormusum gibi. Tum bunlar olurken icimde gecen sene hayatimda ilk defa duydugum bir sarki takilip durdu. Tam olarak sozlerini hatirlayamiorum ama muzigi o gun boyu akildan bir turlu cikmayan melodilerden. Sonra oldugum yere tam alistim derken bir anda aklima bir aksam feci sarhosken duvarda okudugum bir yazi geldi, Sonra gecti yorgunlugum, keyiflendim. Kalabalik oldu, birileri hala etrafta dolanip duruyor. Ben de bir bes dakika daha uzanip, kalkarim zaten.

Friday 13 April 2012

Wednesday 11 April 2012

Cok iyi ama

http://www.inbflat.net/

Thursday 5 April 2012

Tuesday 27 March 2012

Monday 26 March 2012

Wednesday 21 March 2012

Sunday 18 March 2012

Bi hal, bi yol (yeni sarki olcak ama)



Dagilinca durup gulen,
Cikarken hep o dusen ben.
Sen beni sorma yeter.
Bir hal, bir yol bulurum ben.

Kendimi dinlerim.
Ustumu orterim.
Icimden gelen gercekse,
Bir gun gelir keyiflenirim yine..

Dusunceler bir eksen.
Etrafinda donerim ben,
Belki, bir gun huzur gelir.
Deli(kedi) gibi uyurum ben.

Iyiyim ben,
Gelir nesem.
Kendimi,
Bulurum ben.

Friday 9 March 2012

Poliben - Giris

Arkada calan muzik: Great Lake Swimmers - Backstage with the Modern Dancers
(Parkta, bankta)

Hic cok yorgun dustunuz mu ?

Ben az once dustum.

Sonra da aklim belki yer cekimine dayanamayip yere duser diye kafami geriye yaslayip, ta ki gokyuzune mi bakiyorum, yoksa bos bir havuzun icinde hareketsiz oylece sirt ustu mu uzaniyorum ayirdedemeyene kadar boyle durmaya karar verdim.

Denizin icinde 1000 gun uyumak istiyorum. Kafamin icinde en ufak bir dusunce kalmayana kadar, beynimin sizlamasi gecene kadar suyun icinde durmak istiyorum.

Bir noktada dusunmeyi abartmisim.
Cocuklugumdan beri algiladigim ve birikmis milyonlarca nesne, insan, ani ve onlarin etrafinda hayalini kurdugum bir dunya. Hepsi sanki kendi basima tasiyip, dengede tuttugum ama yanimda biri gectiginde tepetaklak yokus asagi yuvarlanan, sismis kocaman bir kirmizi balon gibi.

Sanki hicbirseyi unutamiyorum..

Sonunda neyi cozmeye calisiyorum, derdim neyle, kiminle?
Bilmiyorum.
Ben buraya nasil geldim ki?

Yeni uyanmis Gregor Samsa miyim? ya da magarada zincirli, duvarlardaki golgeleri izleyen bir aptal miyim? Barda felsefe yapan sinek mi, evini bulmaya calisan Odysseus muyum?
Bos bir levha miyim yoksa kara deliklerden gecip zamanda yolculugu hayal eden bir mucit miyim?

Ayik duramayacak kadar uyanigim.
Belki de bu sefer akisina birakarak cikamicam bu isin icinden.
Ekmegim coktan bitti, artik geri donemem.
Bu kadar ilerlemisken, donmek de istemem.

Belki de artik birinden yardim istemenin zamani gelmistir.

(ve psikologun evine dogru gider)

Monday 5 March 2012

Wednesday 29 February 2012

Bi icimde sikkinliklar var,
Yolculuk zamanlarim gelmis,
Degisim kafasindayim.
Durasim gelmio bir yerde,
Soyle icimden 'bi dakka abim' diye siyrilip, golge bi yerde uyuyasim var.

En olmayacak yerde tuvaletim gelmis de alelacele yetistirmeye calisiyormusum gibi bir gerginlik var uzerimde.

Miskinlikten mi cocukluktan midir bilmiyorum ama mucit olmak istiyorum.
Butun gun cok hayal kuran bir adamin kafasinin icinden birseyler cikartmam gerek benim.
Atolye sahibi olayim, Freud modundan cikip kendimi Leonardo da Vinciye vereyim iste. Baydi soyut soyut konusmak, somut somut levye, firca tutmam gerek benim.

Cok sevdigim bir arkadasimi kaybetmis gibiyim bugun.
Hava bulutlu, serin, istese belki gunesli, tam da yapacak ilginc hicbirsey yokmus gibi.
Butun gun cnbc-e izlemek istiyorum, piyasalar gectikten sonraki halini tabi.
Yolculuk karari vercekmis gibiyim sanki.
Birini ozlemis de pesine dusme fikri aklima duscekmis gibi.

Mutlu olmadan, bir iki gun onceki huzursuz adam gibiyim.
Denizden ciktiktan sonra tuzlu tuzlu kanepede oturup, erik yikamaya usenir gibiyim.

Etrafima bir daire cizip icinde uyumak istiyorum.

Cok sevdigim bir arkadasimla kusmus gibiyim bugun.
Bildigim herseyi bir kenara atip, yeni birseyler ogrenmek istiyorum bugun.
Ranzanin alt kisminda Ilk Ansiklopedim okumak istiyorum bugun, Goofy i ozledim.

Birine inanmak,
Mumkunse seveni cok sevmek istiyorum bugun.
Kaslari gevsetip, kendimi azad etmek istiyorum.
Dinleyip, dinleyip uyutulup, uyaninca da guldurulmek istiyorum.

Ustumdekileri cikartip, bahcede uyanmak istiyorum.
Ben sana asik oldum derken mutluluktan akli cikip, beyaz t shirtumu mutluluktan aglaya aglaya goz kalemine bulasin istiyorum.

En sevdigim arkadasim, ailesiyle yaz tatiline cikmis gibiyim bugun.

Anlasabilmek istiyorum.
Anladigimi yazabilmek, anlamadigimi dinlemek istiyorum.

Bugun cok ozluyorum.
Yazin denize girmis uyumus, uyanmis da acikmis kadar sevdigimi gormek istiyorum.
Sanki son 3 saatimi bir kagida 'ozledim, ozledim, ozledim, ozledim' yazarak gecirmis gibiyim.

Neyse icimdekileri bir canlandirirsam keyiflencem.

Saturday 18 February 2012

Friday 17 February 2012

Aslandan kanka olmus

Guzel, hos olmus da el sakasi yaparsa oyle farkina varmadan, 'Abi ehu ehu' derken kafanin ucte birini alirsa?

Tuesday 14 February 2012

Saturday 11 February 2012

Sunday 5 February 2012

Saturday 4 February 2012

Potansiyel enerjiyle yazmak

Son yarim saatimi durarak gecirdim.

Bu potansiyel enerjimi, keyifli birsey haline getirmek icin debelenip duruyorum sabahtan beri. Anlatmak istedigim birseyler var ama sanatsal olmak adina bin saattir, dusunup dusunup kelimelerin yerini degistiriyorum. Ondan simdi yazi sanatina takcam sanirim.

Hadi bakalim..

Yurumek gibi birsey yazmak, ya da oyle olmali.
Yururken dusunuyorsan, yurumeyi tam olarak da kavrayamamissin demektir. 'Sag, evet simdi sol, hadi Bilsay supersin, simdi kalcadan bir sag daha' dedigin anda eksik birseyler var gibi. Yazmak da oyle birsey. Guzel gorunsun, akil alsin diye binbir takla atmak yerine, 'homur homur homur' seklinde sabah yatakta saga sola donuomus kadar dogal yazdikca ortaya elde tutulcak birseyler cikio gibi geliyor bana.

Yani nihayetinde cebellestigin seyler yaraticilik, dil bilgisi, tarz oturturken seni saga sola surukleyen estetik olgusu, insanlarin begenisi, kendi begenin ve benim favorim, dolu bir kafanin bosalma ihtiyaci.

Simdi dil bilgisi ve guzel kelimelerin varligindan haberdar olmak, tavani boyamak icin altina merdiveni koyup, boyalari yukari tasimak gibi temel birsey. Yani tavana erismeden, boya olmadan o duvari boyamaya calismak en fazla sempatik bir goruntu olusturur.

Duzenegi kurduktan sonra geriye ortaligi dagitmak kaliyor. Masa ustunde bir suru kelime, 'Beni sec, beni sec' diye durmayip, malak gibi anlamsiz gozlerle sana baktiklari icin isin bu kismi baya ilginc.

Yazmak, yani kelimelerle birsey yaratmak elbette cok zor bir is degil lakin hadise ortaya bi sekilde ister evren, ister hayat, ister bilinmeyen bir isigin devami de, bu icine dogdumuz olusuma etki etcek birsey cikartmak. Hemen oyle John Lennon olmaktan bahsetmiyorum elbette, ama elbette insan ise kucuk bir dunyali olmaktan baslayabilir. Hayatta denenen her hareketin, denenen diyorum cunku 2 kadeh saraptan sonra sacmalamaya baslayacagim uzere bu dunyada cok da bilmedigimiz birsey yaptigimiz icin, iyi kotu herseyin bir degeri, anlami, bir etkisi var. Sacma diye birsey yok, sadece hissettiklerimiz, ogrendiklerimiz, algiladigimizda kendimizi mutlu, mutsuz, keyifli, huzurlu, huzursuz, bikkin, sakin, heyacanli, vs.. diye adlandirdigimiz ufak ufak milyonlarca sey var. Birinin yazdigi herhangi birsey kendi capinda anlamli aslinda lakin is o kadar basit degl, elbette insanlarin kafasinda genel bir estetik kavrami da var. Yazan bir insan icin, isi komplikelestiren sey de bu aslinda. Su an elbette sanat sanat icin midir, sanat toplum icin midir demicem ama hic degilse uretim, nami deger sanatin ne oldugunu kendi icimde nasil cozmeye calistigimi soyleyebilirim.

Benim yaptigim ve insanlarin sanat diye algiladiklari hersey benim icin tamamen bir ihtiyac. Yemek, icmekten bir farki yok. Hatta bos bir havuzu dolduran muslugun anlamli olmasini saglayan havuzun diger ucundaki musluk gibi. Isin tek farki girenle cikan ayni madde degil. Bir animasyon sahnesi gibi, bir ucundan tas girip, diger tarafindan ordekler cikan bir makina gibi. Eger su an o animasyonun icinde olsaydim, sanki arkamdan bir ruzgar geliyor, benim icimden geciyor ve onumden degisik sekillerde, renk renk bir suru sey cikiyormus gibi gorunurdum.

Tekrar odaklanip yazmaya donersem eger, yazmak sanki gozleri kapatip alnindan isin cikariyormussun gibi birsey aslinda. Sonrasinda bir yaz gunu uzun bir uykudan uyanip, deniz manzarasinda kapinin onunde limonata icmek gibi birsey. Surecleri sancili, sonu keyifli bir aktivite. Bunu tam olarak tarif edip, algilatmam mumkun degil ama nihayetinde cok lazim bir ihtiyac.

Bunu da yazdim iste, mesela..

The Joy of Books

Tuesday 17 January 2012

Sunday 15 January 2012

XX'e soz




Ustumden gecenler,
Karsimda burda
Icimde kalanlar,
Arkamda dursa.

Degisti, yenilendi hersey
Hersey sonunda.
Buyudukce, kuculdu herkes

Yine en bastan,
Basla, korkma.
Huzur gelir zamanla.
Isigin altinda yururken,
Arkamda kalan yollar
ve yuzumde ruzgar.
(icimde ruzgar ve icimde ask var diger opsiyonlardi)

Tuesday 3 January 2012

julianne-moore-as-famous-works-of-art


Abla ilginc ama olmamis birseyler var. Bir yandan keske olsaymis da dedirtio ama olmamis da gibi..


Neyse,
M-O-R-E ?